BARBAROS HAYRETTİN PAŞA
Denizcilik tarihimizin en ünlü kaptanlarından birisi de Barbaros Hayrettin
Paşa’dır.
Barbaros, 1473 tarihinde Midilli Adasında doğdu. Babası Midilli’ye yerleşmiş
olan Türk sipahilerinden Eceova’lı Yakup Bey’dir. Yakup Beyin İshak, Oruç,
Hızır ve İlyas adında dört oğlu dünyaya gelmiştir. İshak ile Oruç büyükleri,
Hızır ile İlyas da küçükleri idi.
Hızır, Barbaros Hayrettin adı ile şöhret bulmuştur.
Yakup Bey’in oğulları denizlere açılıp ticaret yapmaya başladılar. Oruç, Mısır,
Trablus ve Şam tarafında, Hızır ile İlyas da Selanik taraafında ticaret
yapmaktaydılar. İshak ise baba yurdunu bekliyordu. Hızır ile İlyas, Rodos
Adasının önünden geçerken karşılarına, korsanlar çıkıverdi. Bu korsanlar, iki
kardeşin mallarını yağma etmek istediler. Korsanlarla çetin bir mücadele
başladı. Fakat bu çarpışmada İlyas şehit düştü. Hızır da esir edilerek Rodos
zindanına hapsedildi. Hızır kısa bir zaman da korsanların elinden kurtuldu,
ticareti bırakarak bu olayın etkisiyle korsan olmaya karar verdi.
O zamanlar Antalya’da Yavuz Sultan Selim’in kardeşi Şehzade Korkut valilik
yapıyordu. Şehzade Korkut, Hızır’ı himayesine aldı. Ona 18 oturaklı bir
perkende verdi. Barbaros yanına aldığı arkadaşları ile Akdeniz’e açıldı.
Arkadaşlarına ilk söz olarak dedi ki :
Kovalayandan kaçmayacağız, kaçanı da kovalamayacağız!
Barbaros kardeşi İlyas’ın intikamını almak için Rodos korsanları ile birçok
çarpışmalar yaptı. Bunları her taarruzunda yenerek intikamını aldı. Bundan
sonra yüzünü İtalya sahillerine çevirdi. Bu sahillerde birçok gemiler zaptetti.
Barbaros kış geldiği zaman Afrika sahilinde bulunan Cerbe’ye gidiyordu.
Barbaros Akdeniz’de dolaşırken ağabeyi Baba Oruç ise her tarafa büyük nam
salmıştı. Bütün Hıristiyan gemilerini vuruyor, birçok ganimetler elde ediyordu.
Avrupalılar Baba Oruç’a, kırmızı sakalından kinaye olarak (Barbaros) adını
vermişlerdi. Baba Oruç, ölünce bu şöhret Hızır’a geçerek Barbaros adını aldı.
Barbaros ağabeyi ile birlikte çalıştı. On adet gemileri vardı. Bu iki kardeş
Müslümanlara zulmeden İspanyollara hiç göz açtırmadılar. İspanyollarla bir
savaşta Baba Oruç bir kolunu kaybetti. Artık Barbaros Akdeniz kıyılarından
yalnız başına dolaşıyor, birçok gemileri vurarak ganimetlerle dönüyordu.
Barbaros bir mevsimde 3800 esir ve 20 parça gemi elde etti.
Yavuz Sultan Selim padişah olunca, Barbaros Hayrettin yeni padişahı tebrik
etmek için, Kemal Reis’in hemşirezadesi Muhittin Reis’le birçok hediyeler
gönderdi. Yavuz Sultan Selim de Barbaros’a iki kadırga ile bir hil’at ihsan
etti. Bundan sonra Borbaros, Cezayir’i hakimiyetine aldı.
Adeta Barbaros, Kuzey Afrika’nın bir hükümdarı mahiyetinde idi. İspanyollar
Barbaros’u Afrika sahillerinden atmak için Tilmisan’ı zapta karar verdiler.
İspanyollar karaya asker çıkararak, Barbaros kardeşlerle mücadeleye giriştiler.
Bu savaşta, bir kolu olmayan Oruç Reis ile İshak Reis şehit düştüler. Barbaros,
kardeşlerinin şehadeti üzerine şöyle feryat etti :
Ah, bütün Frengistanı kılıçtan geçirsem, kardeşlerimle yoldaşlarımın intikamını
alamam!
Barbaros, bu acıdan sonra artık Akdeniz’e aman vermiyordu. Ünü her yana
yayılmıştı. Askerleri Akdeniz’de şu türküyü söylüyorlardı :
Deniz üstünde yürürüz,
Düşmanı arar buluruz,
Öcümüz komaz alırız,
Bize Hayrettinli derler.
O sıralarda Yavuz Sultan Selim, Mısır’ı fethetti. Barbaros, Yavuz’a Kurtoğlu
Muslihiddin Reis’i göndererek fethettiği yerleri padişaha bıraktığını bildirdi.
Artık Barbaros’la
Avrupalılar hiç başa çıkamıyorlardı. “Barbaros geliyor!”
sözünü duyan karada denize kaçıyordu. Barbaros sayesinde Türkler Akdeniz’e
hakim oldular. Barbaros’un maiyetine girmiş olan Turgut Reis, Sinan Reis, Salih
Reis, Aydın Reis’ler de her tarafı titretiyorlardı.
Barbaros’un delaletiyle, Cezayir Osmanlılara bağlı bir eyalet oldu. Yavuz Selim
de Barbaros’u bu eyaletin Emiri olarak tanıdı.
Yavuz Selim ölünce yerine Kanuni Sultan Süleyman geçmişti. O zamanlar
Avrupa’nın en büyük imparatoru Şarlken idi. Kanuni karadan ve denizden onun
nüfuzunu kırmak için savaşlara girişmişti. Denizlerde, başarı kazanabilecek tek
adam Barbaros olabilirdi. Çünkü o zaferden zafere koşan bir denizciydi.
Kanuni Sultan Süleyman 1533 tarihinde Cezayir Emiri Barbaros’u İstanbul’a davet
itti. O zamanlar Barbaros’un 18 parça mükemmel kadırgasıyla bir o kadar da
korsan gemileri mevcuttu. Barbaros donanması ile İstanbul limanına girdi.
Barbaros, Kaptan-ı Deryâ’nın Atmeydanı’ndaki konağına misafir edildi. Ertesi
gün Barbaros ve 18 mücahidi Kanuni’nin huzuruna kabul edildi. Hepsi sıra ile
ilerleyip Kanuni’nin elini öptüler. Güneşten tunçlaşmış çehreleri, nasırlı
elleri ve iri vücutları dikkat çekiyordu. Kanuni Sultan Süleyman o dönemde
Akdeniz’de Barbaros’tan sonra en büyük deniz amirali olan Andra Doria’yı sordu:
Padişahım, o herifin lakırdısı mı olur? Emredin gemilerini havaya uçurayım. Her
tarafta arıyorum, ben yaklaştıkça o kaçıyor.
Bu sözlerden hoşlanan Kanunî:
Hızır Bey, sen bu dinin en hayırlı oğlusun. Bundan sonra adın Hayreddin olsun
dedi.
Kanuni, Barbaros Hayreddin’i Osmanlı Donanmasının Kaptan-ı Deryalığı’na tayin
etti. Bu suretle paşa rütbesini de kazanmış oldu.
Barbaros Hayrettin Paşa, 84 parça gemiden oluşan bir donanma ile Akdeniz’e
açıldı. Barbaros, İtalya sahillerinde birçok kaleler ve şehirler fethine
muvaffak oldu. Bu seferinde Fondi kalesinin kumandanlarından Vespasyo
Kobona’nın genç ve güzel karısı Colya’yı kaçırmak istedi. Bu kadın Şükûfe-i Aşk
lakabı ile şöhret bulmuştu. Barbaros bu kıza gönül verdi. Fakat kaçırmaya
muvaffak olamadı.
Bundan sonra Barbaros Korfo adasını zaptederek, burada birçok ganimetler ve
esirler ele geçirdi. Bunlarla beraber İstanbul’a döndü. Bu ganimetlerle
esirleri padişahın huzurunda bir alay şeklinde geçirdi. Önde allar giyinmiş iki
yüz genç erkek esirin ellerinde gümüş sürahiler ve kadehler ve onları takip
eden diğer otuz esirin sırtında birer torba altın, daha sonra gelen iki yüz
kişinin her birinin omzunda birer kese akçe bulunuyordu. En sonra 1000 kadar
boyunlarından bağlı esirler ise birer top çuha taşıyorlardı. Bunlardan başka
1000 kız ve 500 oğlan da bunları takip etmekte idi. İşte Barbaros’un hediyeleri
bunlardı.
Akdeniz’de Türk hakimiyetine son vermek üzere Papa III. Pol, Venedik, Ceneviz,
Malta, İspanya ve Portekiz hükümetlerinin donanmalarından oluşan bir deniz
haçlı seferi hazırladı. Bu donanma Akdeniz’de Türk donanmasını tamamen
mahvedecekti. Bu muazzam donanma Venedik Dukası Amiral Andrea Doria kumandasına
verildi. Donanma 600 parçaydı. Bu donanma Preveze önlerinde demirledi.
Barbaros, Andrea Doria’nın büyük bir donanma ile Preveze önlerine geldiğini
duyunca donanmasını hazırladı. Türk donanması 122 parça gemiden ibaretti. Türk
donanması Preveze limanı önünde harp nizamı aldı. Türk donanması merkez, sağ ve
sol kanat olmak üzere üç gruba ayrıldı. Sağ kanatta Salih Reis, sol kanatta
Seydi Ali Reis, ihtiyatta Turgut Reis ve merkezde Barbaros yer aldılar. Türk
donanması yarım daire şeklindeydi. Haçlı donanması büyük olmasına karşılık,
Türklerin manevî kuvveti pek yüksekti. İlk defa haçlı donanması şiddetli bir
topçu ateşi açtı. Bu topçu ateşine karşılık olmak üzere donanmada bulunan
Mehter takımı savaş parçaları çalmaya başladı.
Türk gemileri ağır ağır düşmana doğru ilerlerken bütün asker Allah! Allah!
sesleri ile etrafı inletiyorlardı. Korkunç bir fırtına halinde ilerleyen Türk
gemilerini gören düşmana bir ürperti geldi. Donanmalar birbirine yaklaştılar.
Top, kurşun her tarafa ölüm saçıyor, gemiler yanıyor, Türk leventleri
elerindeki palalarla dehşet saçıyorlardı. Kısa bir zaman denizin üstü kanlı
cesetlerle dolup taştı. Türk leventleri önüne gelen gemilere rampa ederek
kancalıyorlar, ve ellerindeki palalar, baltalarla düşmanlarının üzerine
atlıyorlardı.
Bu korkunç sahneyi gören gerideki gemiler kaçmaya başladılar. Artık zaferin
yüzü Türk Milletine gülmüştü. Andrea Doria mağlubiyeti kabul ederek, sakalını
yola yola firar etti. İki eline iki gülle alıp dövünmeye başladı. Fakat iş
işten geçmiş, Preveze zaferini Barbaros Hayrettin Paşa kazanmıştı. Bu savaşta
düşmanın 130 parça gemisi batmıştı. Barbaros Akdeniz’in en büyük deniz savaşını
28 Eylül 1538 tarihinde kazanmaya muvaffak oldu.
Artık Barbaros iyice ihtiyarlamıştı. 4. Temmuz 1546 yılında İstanbul’da 73
yaşında vefat etti. Barbaros’un türbesi Beşiktaş’tadır. Bu türbenin bulunduğu
meydana Barbaros’un bir heykeli dikilmiştir. O, türbesinin de deniz seslerini
dinleyerek ebedi istirahatgahında yatmaktadır.
Fakat o, Türk denizcilerinin bir manevi kudret kaynağı olarak ebedileşmekte, bu
da denizcilerimizin her sene onun türbesi önünde yaptıkları törenlerle dile
getirilmektedir.
+ yorum + 1 yorum
elinize saglık paylaşım için
Yorum Gönder